Mevlana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mevlana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Nisan 2014 Cumartesi

Ve Son Söz

365. Gün (Ve Son Söz)


Ve nihayet son söze geldim. Tam 365 gün bitti. Blogu açtığım ilk gün bu son yazıyı yazacağım anı hayal etmiştim. Neler yazacaktım? Neler paylaşacaktım? diye hep düşündüm geçen onca gün boyunca. Galiba kalbimdeki inanç güzel yazılar yazmama, hayatımı değiştiren hemen her şeyin bir kısmını paylaşmama neden olmuştur.

Tam bir günlük bir geç kalmışlıkla 365 günü tamamladım. O da nasıl oldu anlatayım dostlar. Yazıyı yazdım. Tam yayınlayacağım baktım ki internet yok. Bizim Bodrum’da ne zaman rüzgâr esse ne zaman yağmur yağsa internete olanlar oluyor. Dedim ertesi gün yayınlayayım. Ertesi gün eve geldim. Dedim şu koltuğa şöyle bir uzanayım. Bir dalmışım ki sormayın gitsin. Bir uyandım ne göreyim? Gece yarısı olmuş. Gün dönmüş ve ben yazıyı yayınlayamamışım. Bu günün dışında her gün yayınladım.

Tatile çıkacağım ve tam 15 gün yokum. İki gün aralıksız 15 günün yayınlanacak yazılarını hazırladım kaydettim. Gün dönmeden nerede olursa olsun yayınladım. Allah’tan telefonum beni kurtardı. Aklımın bir köşesinde her an unuturum korkusu ile tam 365 gün geçirdim.
Yazarlar, ressamlar, coğrafi mekânlar, şairler hep ama hep bana eşlik ettiler. Kalbimi yakan kim varsa, hayatıma yön veren hangi yazı varsa yayınladım. İnşallah biraz olsun kalplerinize seslenmişimdir. Bir şeyler katabilmişsem dünyanıza ne mutlu bana…

Şimdi ayrılık vakti... Ben sözümü tuttum. Elimden geldiğince, dilim döndüğünce yanınızda olmaya çalıştım. Oldukça zahmetli bir süreçti diyebilirim. Durmadan okumak ve okuduklarımda güzellikler bulmak beni yordu diyebilirim. Hele de zamanı kaçırma korkusu beni epey yordu. Şimdi gelelim bundan sonra ne olacağına…

Bunu da size sormak gerekir diye düşünüyorum. Burada zamanım doldu. Kendimce görevim tamamlandı. Bunun devamını size sormadan karar vermek istemedim. Devam eder miyim? Etmez miyim? Bunu bilmiyorum. Bunun kararını da siz beni yalnız bırakmayan dostlarıma sormak istiyorum. Bana destek olan ve yorumları ile beni yalnız bırakmayan tüm dostlarıma sonsuz sevgi ve şükranlarımı sunuyorum.

Derseniz ki paylaşımların bizlere bir şeyler kattı devam edeceğim. Her gün olmasa da yüreğim doldukça, kelimeler bende biriktikçe paylaşım yapacağım. Aynı şekilde paylaşımlarda bulunacağım. Sizlerden hiç ses çıkmazsa sözcüklerimi kendime saklayacağım. Okumaya devam edeceğim çünkü biliyorum ki bizi insan yapan temel unsur sorgulayan bir zihne ve yüreğe sahip olmaktan geçiyor. OKUMAK VE GÖNÜL GÖZÜYLE DÜNYA’YA BAKMAK hayatımızdaki iki önemli unsur… Hayatınıza giren insanların masumiyetinizi ve merhametinizi çalmasına asla izin vermeyin.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlarım. Yüreğinizde biriken cümleleri etrafınıza saçın. Bakarsınız gider bir başkasının yüreğine değer… Sevmekten asla vazgeçmeyin. Bizi insan yapan tek ya da ona yaklaştıran tek şey sevmektir…

Gözlerimin dolduğunu belirtmeden geçmeyeceğim.


Ve son şiirimi tabi ki Mevlana’dan paylaşacağım…



Hayattan Ne Öğrendim?

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. 

Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatin bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.

Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini...
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, 
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah el inin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, 
yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını, 
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...

MEVLANA





TÜM RENKLERİM




TÜM YAZILARIM

25 Nisan 2014 Cuma

Leyla'nın Cevabı

364. Gün (Leyla'nın Cevabı)

Padişahın biri, Mecnun'un aşkından deli divane olup çöllere düştüğü Leyla'yı çok merak eder. Leyla'nın bulunup huzuruna getirilmesini emreder. Leyla'yı bulup getirirler. Padişah Leyla'yı görünce hayretler içinde kalıp sorar : 

 - "Mecnun'un aşkından deli divane olup dağlara çöllere düştüğü Leyla sen misin? Senin öyle fevkalade bir güzelliğin olmadığı gibi, sıradan bir kadından hiçbir farkın yok. Hal böyle iken nasıl olur da Mecnun senin için deli divane olur." 

Leyla hiç tereddüt etmeden cevap verir : 

 - "Padişahım sus! Çünkü sen Mecnun değilsin. Bendeki güzelliği görebilmen için sende Mecnun'un gözlerinin olması ve bana Mecnun'un gözleriyle bakman gerekir." der. 

Padişah bu haklı sözler karşısında söyleyecek bir şey bulamaz, susup kalır. 

Mevlana

Renk Kodu: C: 0 M: 87 Y: 3 K: 0

9 Nisan 2014 Çarşamba

Şems ve Mevlana

348. Gün (Şems ve Mevlana)
Gel ey Yar...
Bir sabahın ilk ışıkları gibi...
Erken saatlerin kuş sesleri gibi...
Yağacak sağanak yağmurun ilk damlaları gibi...
Gel ey Yar, gel ne olursun gel !
İlkbahar gibi...
Şems-i Tebrizi

Ben seni tanımadan önce, gece gündüz aşk masalları okurdum.
Şimdi senin aşkınla ben kendim masal oldum...
Mevlana

Aşk der ki sana:
...“Yolumdaysan, başım feda yoluna ama bil ki senin de başını isterim yoluma! Kahır, kapris gelecekse senden amenna... Ama ayağına diken batarsa yolumda, ah edip vahlanma. Aşk bilek gücü değil yürek işidir. Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara...”
Şems-i Tebrizi

Ey gönlümün sol yarısı!
Aklıma koydum seni, aklım almadı,
Kalbime koydum seni, sana doymadı...
Mevlana

Renk Kodu: C: 30 M: 30 Y: 74 K: 50



4 Nisan 2014 Cuma

Aşk Nedir?

343. Gün (Aşk Nedir? )

Her defasında mı benim içimi yakarsın... 





Şarabım aşk ateşidir, hele onun eliyle sunulursa öyle bir ateşe odun kesilmezsen yaşamak haram olur sana. 

Söz dalga dalga coşmada amma onu dudakla, dille değil, gönülle canla anlatman daha iyi. 

Aşk nedir, bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor. 

Su nasıl yıldızı, ayı aksettirir, gösterirse bedenler de canı, aklı bildirir, gösterir. 

Can, aşktan binlerce edep öğrenmede, öylesine edepler ki mekteplerde okunup öğrenilmesine imkân yok. 

Gökyüzünde, yıldızlar arasında parlak ay nasıl görünürse aşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür ,o göründümü herkesin parlaklığı söner. 

Akıl bütün gidilecek yolları bilse bile, gene aşk yolunu bilemez, şaşırır kalır.

Mevlana

Formun Üstü
Formun Altı
Formun Altı
Formun Üstü
Formun Altı

Formun ÜstüFormun AltıFormun ÜstüFormun AltıFormun ÜstüFormun AltıRenk Kodu: C: 19 M: 27 Y: 48 K: 43

23 Mart 2014 Pazar

Sakın Boş Verme

331. Gün (Sakın Boş Verme)

Paranı ver, gönlünü ver, canını ver
Ama SIRRINI VERME! ...
Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say
Ama YERİNDE SAYMA! ...
İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen
Ama KENDİNİ BEĞENME! ...
Emek ver, kulak ver, bilgi ver
Ama SAKIN BOŞ VERME! ...
Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle
Ama KİN BESLEME! ...
Davet et, hayret et, ülfet et, affet
Ama İHANET ETME! ...
Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku
Ama LANET OKUMA! ...
Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç
Ama GÜLÜP GEÇME! ...
Gönül al, dost al, yoldaş al
Ama BEDDUA ALMA! ...
Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş
Ama UŞAKLAŞMA! ...
Doğrul, sayrıl, evril, devril
Ama EĞRİLME! ...
Hislen, tasalan, seslen, uslan
Ama PASLANMA! ...
İtil, ütül, atıl, katıl
Ama SATILMA! ...

Mevlana


Formun ÜstüFormun AltıFormun ÜstüFormun AltıRenk Kodu: C: 0 M: 54 Y: 100 K: 0


17 Mart 2014 Pazartesi

Yüreğin Yetmiyorsa Düşme Yoluma

326. Gün (Yüreğin Yetmiyorsa Düşme Yoluma)
Sükût eyledim, ''Kahrı var'' dediler. Biraz söyledim...
''Zehri'' var dediler. Sustum... Kahrından susuyor dediler;
biraz konuştum... Zehrini kusuyor dediler...




************************
Ey gönlümün sol yarısı!
Aklıma koydum seni, aklım almadı,
Kalbime koydum seni, sana doymadı...

************************

Yârin her tebessümü bin cân bağışlarken âşığına,
Ben nasıl 'hediye' diye tek bir cân sunayım ona!

************************
"Yorulacaksan, sıkılacaksan, keşkerlere sığınacaksan,
söze ama diye başlayacaksan girme AŞK yoluna.
AŞK der ki; yolumdaysan başım fedadır yoluna ama bil ki,
senin de başını isterim yoluma. Kahir, kapris gelecekse senden amenna…
Ama ayağına diken batarsa, ah edip vahlanma.
AŞK, bilek gücü değil yürektir.
Yüreğin yetmiyorsa düşme yoluma..."

************************

Ey Aşık !
Korkma Sev.
Öldüğün yerde değil, dirildiğin yerde Sev.
Sana mânâ katanı Sev…
İki iken bir olabileceğini Sev…
Ona sahip çıkamam diye korkma;
ikinize de sahip çıkan var nasıl olsa…

Mevlana

Formun Üstü
Formun Altı

Formun ÜstüFormun AltıFormun ÜstüFormun AltıRenk Kodu: C: 8 M:100 Y: 44 K: 25


18 Şubat 2014 Salı

Üç Nokta Aşktır

300. Gün (Üç Nokta Aşktır )

Tam 300 gündür sizlerle onlarca şey paylaştım. Okuduğum şiirleri, yüreğime yer eden cümleleri, coğrafi bilgileri, filmleri vs… Oldukça az zaman kaldı 1 yılı tamamlamaya… Tam 65 gün sonra yepyeni bir dönem başlayacak benim için… İnşallah hoş bir süreç olur. Mevlana okudum bugün. Çok ama çok etkileyici cümleler karşılayacak sizi.


Üç nokta aşktır...
Her nokta gizli bir Ahtır!...
Seviyorum deyip haykıramamaktır...
Boğazda düğümlenen iki çift sözdür...
Dilin lal, gönlün melal olduğu andır...
Gözlerden süzülmeyen iki damla gözyaşıdır...
Hissedilen fakat bir türlü yazılamayandır...
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı andır...
Üç nokta; bitmeyendir bitemeyendir...

Hz. Mevlana

Formun Üstü
Formun Altı
Formun ÜstüFormun AltıRenk Kodu: C: 11 M: 0 Y: 100 K: 38

12 Şubat 2014 Çarşamba

Ben Söyleyemediklerimde Gizliyim

294. Gün (Ben Söyleyemediklerimde Gizliyim.)

Yine müthiş cümlelerle karşılaştım dostlar. Derin bir of çektim. Belki sizde çekersiniz benim gibi…






Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz… Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana… Keşke yanımda olsaydın… Kelimelerim şelâleleşiyor ne zaman sana dair bir şeyler yazmaya kalksam… Yanan alnım, müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin… Beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez, bunu bilesin… Zümrüd-ü Anka gibi kendi külümden doğar ve katar katar Turnalar gibi yine kanat vurarak yine revan olurum yollarına…

***************************

Beni söylediklerimde arama...
Ben söyleyemediklerimde gizliyim...
O göremediğin koskoca derya gönlümdür, 
Gördüğün sahil ise dilim...
Kıyılarıma vuran dalgalara şaşma...
Onlar aşktan gel-git'im...
Beni kendinde, kendimde arama...
Ben hem bende hem sende bir gizim...
Beni Mecnun'dan, Leyla'dan sorma...
Ben yalnız Mevla'dan bir izim...

***************************

Dert etme can!
Gidenler dönmeyecek mi?
Yitirdiğin her ne ise; 
Bir bakarsın yağmurlu bir gecede,
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış.Bil ki Güzellikler de var bu hayatta.
Gel git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin?
Hüzün olgunlaştırır...
Kaybetmek sabrı öğretir...

Mevlana

Renk Kodu: C: 68 M:100 Y: 0 K: 50

3 Şubat 2014 Pazartesi

Benim Harflerimi Hangi Rüzgârda Savurdular Şems?



285. Gün (Benim Harflerimi Hangi Rüzgârda Savurdular Şems?)

Sevgili dostlar bu aralar değişik duygular içindeyim. Ruhum durmadan güzel cümleler okuyup içlerinde kaybolmak istiyor. Durmadan dinlenmeden okumak istiyorum. Bu yüzden de okudukça kelimeler anlamlar birikiyor. Biriktikçe aktarmak istiyorum. Bu nedenle durmadan sizlerle paylaşıyorum. Yine Mevlana okuyorum bu aralar… Okurken kelimelere yüklenen anlamlar kalbime saplanıyor. Derin bir soluk alıyorum. Böylece kelimenin bıraktığı anlam kalbimde yer ediyor. Yine içim giderek okudum aşağıda paylaşacaklarımı…  



 Benim gurbetimin adı ne Şems?
 Hâlime bir isim koy!
 Yalnız mıyım? Hasta mıyım? Garip miyim?
 Ben neredeyim? Ben neyim Şems?
 Harf bir manadır, manası kendindedir.
 Benim harflerimi hangi rüzgârda savurdular Şems?
 Nefsine mağlup olamayan, Aşkta galip olur demiştin ya,
 Şimdi söyle:
 Mağlup muyum, Mağdur mu?

******************************

"Ey aşk! Ey Şems!
 Ey benim gece karanlığı çökmüş gönlümde, tan ağartısında sıcak süt nehri gibi akan sen!
 Ey benim karanlık içimde, ışıksız gecelerimde sabah gibi hep doğan sen!
 Sensiz Konya, dayanılmaz. Ey Tebriz'in güzel ve günahsız yüzü! Bilmez misin, gönlüme hükmeden ben değilim ki...
 Bu gönlü fetheden sen, senden mahrum kalan ben...

******************************

"Acık ki!
 Ekmek damağında bir lezzet bıraksın. .

 Özle ki!
 Bulduğunda gerçekten bulmuş olasın. . "


******************************

Suskunluk yaranın kanamasıdır... Suskunluk dününü öldürmenin yasıdır... Suskunluk İnsanım diyenlerin sahteliğine lal kalınmasıdır...

******************************

Pervane değilsen yaklaşma sakın ateşe…
 Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen “ben Aşk’ım” deme kimseye…
 Aşk gelmesin seninle dile…
 İncinmesin ne Mecnun ne Leyla ne gül ne de diken seninle...
 Ayağıma diken batacak diyorsan düşme çöle…
 Ah u zar ederim diyorsan çekme gözüne sürme…

Mevlana



Renk Kodu: C:98 M:36 Y: 60 K: 0

2 Şubat 2014 Pazar

Nokta



284. Gün (Nokta)

 Bir aynada seyrettim âlemin cümlesini...
 Aynam nokta...
 Sırrım nokta...
 Umduğum kadar büyük değilmiş,
 Dünya nokta...
 Ben nokta...



 Öyle uzaklaşmışım ki menzilden,
 Sıla nokta...
 Gurbet nokta...
 Döndüm baktım aldığım yol nokta...
 Üstünde nokta...
 Gelen geçti giden gitti...
 Sağım nokta...
 Solum nokta...
 Menzil-i maksuda varmış erenler...
 Söyleyen yok...
 Susan nokta...

Mevlana

Bu arada 2008 yapımı Derviş Zaim’in Nokta isimli filmini izlemenizi tavsiye ederim. Konusu ise şöyle: Bir zamanlar işlediği bir suç yüzünden azap çeken ve çektiği azaptan kurtulmaya çalışan bir adamın hikâyesini konu alıyor.


Renk Kodu: C:22 M:37 Y: 88 K: 0

6 Ocak 2014 Pazartesi

Ağlayabilir Miyim Gönlüm Müsaadenle

257. (Ağlayabilir Miyim Gönlüm Müsaadenle) 
 “Hayatın merkezine kendimizi koyduğumuz için sanıyoruz ki her şey bizim etrafımızda dönüp duruyor. Hayatın geçişini izleyip duruyoruz aslında… Tek çabamız savrulmamaya çalışmaktan ibaret diye düşünüyorum. Bu yüzden insan olmayı çok abartmadan, yaşadığımız dünyanın ahengine uyarak kalan hayatımızı sürdürmeliyiz. Bunun içinde gerekli olan en önemli unsur hayattan ne istediğini bilmek olmalıdır diye düşünüyorum. Benim çok bir isteğim yok hayattan. Olabildiğinde, anladığım ölçüde bana güzelliklerini sunuyor. İstediğim şey ise kimseye muhtaç olmadan zamanı geldiğinde göçüp gitmek. Kimseye ve en önemlisi de başkasına yük olduğumu kendi yüreğimde hissetmeden geçip gitmek. Dünyayı seviyorum ve iyi ki yaşama şansı bulmuşum. Bundan gayrısı zaten açgözlülük olur galiba. ( Benim için başkasını bilemem.) Hepimizin sağlıklı bir yaşam sürmesi dileğiyle dostlar…”

Ve bu düşüncelerime eşlik edecek olan iki güzel şiir ile yazımı süslemeliyim diye düşünüyorum.

Hayat denizinde, geçip giden bir gemide bulunan kişi, 
karşı kıyılardaki kamışlığı seyrederken, kamışlığın yürüyüp
geçtiğini sanır. Tıpkı bunun gibi dünyadan göçüp 
gidiyoruz da, sanıyoruz ki dünya gidiyor. 


****************************************

Ağlayabilir miyim gönlüm müsaadenle,
Şöyle katıla katıla şimşekli bir gökyüzü gibi?
Günaha batan tüm kirliliğim ile ağlayabilir miyim?
Öylesine ama ölesiye, bu can çıkana kadar bedenden!
Nefsimin nefesi kesilesiye...
Pembe güller mor menekşelere düşesiye...
Sol yanımın ateşi yükselesiye kadar!
Kendi omzumda kimseciklere yük olmadan, 
Ağlayabilir miyim? 

Mevlana

Formun AltıRenk Kodu: C: 96 M: 3 Y: 74 K: 0