Arjantin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arjantin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2013 Perşembe

Ülke Bayrakları ve Anlamları - 1

50. Gün (Ülke Bayrakları ve Anlamları 1)

Bu sene öğrencilerime ülkelerle ilgili ödev verdiğimde mutlaka bayrakların ne anlama geldiklerini de anlatmalarını istedim. O kadar güzel bilgiler dinledim ki çocuklardan, sizlerle de bu bilgileri paylaşmak istedim. İlk önce Güzel ve Yalnız Ülkem' in bayrağıyla açılışı yapacağım.





TÜRKİYE: Savaşta şehitlerimizin kanlarından ufak bir göl oluşur. Bu bayraktaki kırmızıyı temsil eder. Gölün yüzeyine vuran ay ve yıldız yansıması da, bayrağımızdaki ay ve yıldızı temsil eder.








ARJANTİN: 3 yatay şeritten oluşur. Üst ve alttaki şeritler gök mavi, ortadaki şerit ise beyaz renktedir. Beyaz şeritte Mayıs Güneşi diye adlandırılan ulusal amblem yer alır.  İlk olarak özgürlük hareketinin lideri Manuel Belgrano kullanmış. Özgürlük savaşı olan Rosario Savaşı'nda bu renkler ilk defa görünmüş, denen odur ki, savaş esnasında mavi gökyüzü üzerinde beyaz bulutlar ve pırıl pırıl bir Mayıs güneşi varmış ve bayrağın anlamı oradan geliyormuş.





GÜNEY KORE: Adını eşit olarak ve kusursuz bir dengeyle ikiye bölünmüş olan ortasındaki tegık çemberinden alır. Bu simge birbirine karşıt olan ama kusursuz bir uyum ve denge oluşturan evrensel güçlerin simgesi iki zıt öğeden oluşur: yin ve yang. Üstteki kırmızı bölüm Yang’ı alttaki mavi bölüm Yin’i simgeler.
Bayrağın dört köşesindeki üçlü çizgiler karşıtlık ve uyumu anlatır. Sol üst köşedeki üç kesiksiz çizgi cennet ve gökyüzünü, sağ üst köşedeki iki kesikli çizgi arasındaki kesiksiz çizgi suyu, sol alt köşedeki iki kesiksiz çizgi arasındaki kesikli çizgi ateşi, sağ alt köşedeki kesikli çizgiler ise yeryüzünü temsil eder. Bayrağın beyaz fonu, Kore halkının katıksız arılığını ve barışsever kişiliğini anlatır.Bayrağın bütünü, Kore halkının evrenle uyum içinde yaşama ülküsünü simgeler.






HİNDİSTAN: Turuncu cesareti ve fedakârlığı, beyaz barış ve dürüstlüğü, yeşil kahramanlık ve sadakati temsil eder  Bayrağın ortasındaki yuvarlak simge ise Budizm inancındaki Çakra'dır  










ANGOLA: Bayraktaki semboller, ülkenin yönetim şeklinden de etkilenerek orak ve çekiç formunda dizilmiştir ve bu simgeler tarım ve endüstri işçilerini ifade eder  Sarı renk, yeraltı zenginliklerinden kaynaklanan ekonomik refahı; kırmızı ve siyah ise özgürlük ve ölümü ifade eder  





RENK KODU: C:0 M:100 Y: 11 K: 13 

28 Mayıs 2013 Salı

Arjantin’deki Yazıları Kaybolan Kitap

34. Gün (Arjantin’deki Yazıları Kaybolan Kitaplar)

Sevgili dostlar, sizinle güzel bir gelişme paylaşmak istiyorum. Öğrencilerim benim cehalete karşı olduğumu ve bir blog açarak cehaletle savaştığımı biliyorlar. Bir grup öğrencim hatta yazacağım konularla ilgili fikirlerde bulunuyorlar. Onların bu destekleyici çabası inanın beni çok mutlu ediyor.

Neyse bugün ki yazımın konusu hakkında bana bilgilendirme yapan 9. sınıf öğrencilerimden Nazan Yıldız’a buradan teşekkür ediyorum.

Gelelim konuya… Bana ilettiği bilgiyi araştırdım ve gerçektende çok etkilendim. Arjantin’ deki bir yayınevi “Bekleyemeyen Kitap” ismiyle Latin Amerika öykülerinden oluşan, “Gelecek Bizim Değil” başlığı taşıyan bir kitap hazırlamış.

Kitabın özelliği ise şu:  Uçucu mürekkep kullanılarak hazırlanan kitap, paketinden çıkartıldığı andan itibaren 2 ay içinde boş sayfalara dönüşüyor.

"İlk denemesinde okuyamayanlar bir daha asla okuma şansı bulamayacak." sloganını kullanan yayınevi, bu tekniği ikinci baskısını yapılmayacak olan kitaplar için kullanacağını duyurmuş.

Daha çok yeni yazarları teşvik için hazırlandığı belirtilen tekniğin sorumlusu ise yaptığı açıklamada " Yeni bir yazarın kitabı bir kütüphanenin tozlu raflarında aylarca hatta yıllarca bekleyebiliyor. Ancak edebiyatın yeni vaatleri, bir kitabın ikinci baskıya ulaşması için yayınevlerinin daha çok şeyi bilmesini gerektiriyor. Bu sebeple bu kitap kendisini yok ederek yeni yazarların yok olmamasına çalışıyor." şeklinde konuşmuş. Ağzı kapalı ve hava almayan bir paket içinde satışa sunulan kitabın sayfalarındaki yazı, hava ve güneşle temas edince 60 gün içinde tamamen siliniyor. Bu sebeple kitabı alan kişinin, bu kitabı bir an önce okumaya başlaması ve yazılar silinmeden önce okumayı bitirmesi gerekiyormuş.

Paketin dış yüzünde ise  "Dikkat bu kitabın içeriği iki ay içinde yok olur." yazıyormuş. Kitapla ilgili tanıtımı buldum. İncelerseniz sevinirim.

Şimdi gelelim asıl yazmak istediğime, haberin yapıldığı sitelerdeki yorumlara kısaca bir göz gezdirdim. Kimisi bu olayı çok çarpıcı bulurken, kimisi saçmalık olarak değerlendirmiş. Bir başkası ise kağıt israfından bahsetmiş ama defter olarak pekala kullanılabilir. Konuya tamamen maddi bir bakış açısı ile bakanlarda olmuş.

Naçizane benim fikrime gelince; bunu kitaplara değer veren biri olarak söylüyorum. Bu bir çeşit çığlık… Sizinde fark edeceğiniz gibi bunu yeni yazarların tanıtımı için yapıyorlar. Kitapları satılmayan bu yeni yazarlar bir daha kitap yazmak istemeyebiliyorlar. Bu da yazma inançlarının kaybolmasına neden olabiliyor.  

Bu şekilde yazdıkları defalarca reddedilen yazarlara bir göz atalım isterseniz.

Jane Austen'ın 3 romanını 17, Richard Bach'ın Martı'sı 18, Adam Fawler'ın Olasılıksız 50, Paul Auster'ın kitabını 17, Tavuk Suyuna Çorba kitabını tam tamına 140 yayınevi tarafından "satılması çok zor" diye reddedilmiş. Yüzüklerin Efendisi'nin "Satmaz", Harry Potter'ın "Fazla kalın ve pahalı" bulunmasını da hatırlatalım.
Gülten Dayıoğlu'nun, Türkiye'nin ilk çocuk best-seller'ı olan romanı Fadiş, bir yarışmada ilk on roman arasında seçilmesine rağmen yıllarca raflarda beklemiş. Ayşe Kulin 25 yıl romanlarını basacak bir yayınevi aramış. Buket Uzuner ilk romanının hemen hemen tüm yayınevleri tarafından reddedildiğini anlatır.

Şimdi düşünüyorum da bu önemli yazarlara daha ilk romanlarında fırsat verilseydi şimdi edebiyat dünyasına daha çok eser vermiş olmazlar mıydı? Ya da bu insanlar reddedildikleri için mi başarılı oldular? Bunu iki bakış açısını da düşünmek uzun uzun düşünmek lazım…

Şunun da altını çizmeden geçmeyelim ki reddedilen kitapları basılıp, okuyucu kitlesi ile buluştuğunda başarıya ulaştıkları için daha çok kitap yazmışlar.

Siz nasıl yorumlarsınız dostlar bunu bilemiyorum. Bu arada bu bilgiyi yazmazsam içim rahat etmeyecek  “2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan "Türkiye Okuma Kültürü Haritası"ndaki sonuçlara göre, Türkiye'de nüfusun %30'u okuma yazma bilmezken, düzenli kitap okuyanların oranı ise %0.01’miş.

Ah benim güzel ve yalnız ülkem, neden cehaletin karanlığında kalmak için bu kadar direniyorsun?

Daha bir şey yazmayayım; çünkü gerçekten de kalbim sızlıyor yazdıkça…


Gelin biraz kitaba değer veren ve okuyan ülkelerin kütüphanelerinde gezinelim…


RENK KODU: C:60 M:90 Y:0 K: 10

Hollanda'daki Utrecht Üniversitesi Astronomi Kütüphanesi
Kopenhag, Danimarka Kraliyet Kütüphanesi Black Diamond
Kraliyet Kütüphanesi El İspanya'da Escorial
México City, Meksika José Vasconcelos Kütüphanesi
Seattle, Washington Washington Üniversitesi Suzzallo Kütüphanesi