105. Gün (Çile )
Bir şiir okumuştum yıllar önce ve o kadar
beğenmiştim ki anlatamam. Şiir okumayı seviyorum elimden geldiği kadar da
okumaya çalışıyorum. Sözcüklerle kurduğum her türlü bağdan mutluluk duyuyorum.
Bu yüzden de kelimelerin dünyasında kaybolmayı aslında bir çeşit kendimi bulmak
gibi düşünüyorum.
Ahmet Arif’in şiirlerini çok severim ama
özellikle şiirlerinin arasında öyle tanımlamalar vardır ki gerçekten de bir
anda soluğumun kesilmesine neden olur. Mesela;
Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim…
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim…
Ve A. Kadir’in “Çile” şiiri de bunlardan
biridir. Hele son iki satırı ayrı düşmeyi bu kadar güzel mi anlatır…
Bizim hiç bir hürriyetimiz yok,
Hiç bir hürriyetimiz,
Ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek,
Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,
Ben burda en büyük çileyi doldurayım,
Ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana
muhtaç.
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali
gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.