Çin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Eylül 2013 Cumartesi

Guilin Tepeleri

150. Gün (Guilin Tepeleri)

Guilin Tepeleri’nin de bir parçası olduğu kireçtaşı bölgesi, Çin’in güneyinden Vietnam’ın kuzeyine uzanır. Çince’de Guilin “Osmanthus Ormanı” anlamına gelir. Guilin Tepeleri’nin ortalama yükseltisi 99 metredir. Çin’in güneyinde yer alan, Guangxi Zhuang Özerk Bölgesinde, Li Nehri’nin kıyısından yükselir. Guilin Tepeleri’ni ortaya çıkaran kalın kireçtaşı katmanları, eski bir deniz yatağında bulunmaktaydı. Milyonlarca yıl yer tabakası yükseldi, asit yağmurları, sismik kırılmalar ve sarsıntılar sebebiyle zaten zayıflamış olan kayaları çözmeye başladı, yeryüzü ikinci kez yükseldiğinde zayıflamış kayalar çöktüler ve geride erozyona daha dayanıklı olan kireçtaşından konik kuleler kaldı. Bu kuleler karstik kuleler olarak bilinen doğal yapılara iyi bir örnek teşkil etmektedir.

Bu eskimeyen manzara önceleri batılı ziyaretçilere kapalıydı.1664 yılında Mançuların Beijing’i alması ile Guilin’e çekilen Ming Hanedanı’nın içerisinde, onları Hıristiyanlığa davet eden papazlarda bulunuyordu. 1550 yılında hapse düşen küçük bir Portekizli denizci grubunu saymazsak, bu papazlar Guilin tepelerini gören ilk Batılılardı. 1949 yılınsa komünistler, tepeleri ele geçirdiğinde burayı yabancılara tekrar kapattılar. Guilin Bölgesi ziyarete 1973 yılında açıldı ve kısa zamanda Çin’in en fazla ziyaret edilen bölgelerinde biri haline geldi.

Guilin Tepeleri’nde yağmurların oluşturduğu birçok mağara ve geçit vardır. 2. Dünya Savaşı sırasında insanlar Japon bombardımanından kaçmak için buralara sığınmışlardır. Burası aynı zamanda Kızıl Ordu’nun 1960’lı yıllarda şiddetli çarpışmalarla savaş alanına çevirdiği bir bölgedir. Bölge halkı yine çarpışmalardan kaçmak için bu mağaralara saklanmıştır.
Bunlardan en iyi bilineni, içinde kırılgan sarkıt ve dikitlerin olduğu bir dizi geçitten oluşan Kaval mağarasıdır. Buranın ismi mağaranı ağzında yetişen ve kaval yapımında kullanılan kamışlardan gelmektedir.
Kaynak: Geo Dergisi Dünya’nın 100 Harikası Kitabı


Renk Kodu: C: 15 M: 26  Y: 96 K: 0










19 Eylül 2013 Perşembe

Mogao Mağaraları

148. Gün (Mogao Mağaraları)

Mogao mağaraları, Dunhuang mağaraları adlarıyla da bilinir. Çin'in Gansu eyaletinin Dunhuang şehrinin 25 km güneydoğusunda Mingsha dağı eteklerinde bulunan mağaralarda 492 adet tapınak vardır. Tarihi İpek Yolu'nun üzerinde önemli bir vahada yer alan mağaralarda bin yıllık bir dilimi kapsayan süreç içinde yapılmış Budist sanatın en seçkin örnekleri bulunmaktadır. Budist yeraltı mabedlerinin yapımına 366 yılında başlanmış ve uzun süre çeşitli heykel ve sanat eserlerini saklamak amacıyla kullanılmışlardır. Mogao mağaraları Longmen yeraltı odaları ve Yungang yeraltı odaları ile birlikte Çin'in en bilinen Budist yeraltı odalarından ve en ünlü antik heykel sitlerinden biridir.
Söylenceye göre, 366 yılında Lezun (Lè Zūn) adında bir Budist rahip Dunhuang’a gelir. Mingsha Dağı’na bakarken altın ışıklar arasında binlerce Buda gördüğü sanrısına kapılan Lezun, bu görüntüden ilham alarak ilk mağara kazısına başlar. Zamanla mağaraların sayısı artar, Tang Hanedanı dönemine gelindiğinde bölgede binin üzerinde mağara bulunduğu kaydedilmiştir. Sade bir yaşamı ilke edinen Budist rahipler aydınlanma arayışlarının bir parçası olarak bu mağaralarda inzivaya çekilmiştir. 4. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar rahipler batıdan topladıkları heykelleri Dunhuang'a getirmiş, yolu buradan geçen gezginler arkalarında çeşitli duvar resimleri bırakmıştır.
Duvar resimleri toplam 42000 metrekare alanı kaplamaktadır. 11. yüzyıldan itibaren mağaralar duvarlarla kapatılarak değerli, hasara uğramış elyazmaları, kutsal eşyalar için depo olarak kullanmaya başlamışlardır.

Renk Kodu: C: 38 M: 0  Y: 16 K: 0








6 Ağustos 2013 Salı

Çin’deki Terra Cotta Savaşçıları


104. Gün (Çin’deki Terra Cotta Savaşçıları)
Toprak Askerler ya da Terra Cotta Ordusu , ilk Çin imparatoru Qin Shi Huang'ın mezarında bulunan Terra Cotta heykelleridir. MÖ 210 tarihinde yapılmış olan heykeller, 1974'te Çin Halk Cumhuriyeti'nin Shaanxi eyaletine bağlı Xi' an yakınlarında bir çiftçi tarafından bulunmuştur. Ordunun "İlklerin imparatoru" olarak bilinen Çin Şı Huang'ın mezarını koruduğuna inanılır.
Çin'deki tüm beylikleri yenip Savaşan Devletler dönemine son veren Qin Shi Huang, Qin Hanedanı'nı kurarak kendini imparator ilan etmiştir. Tarihçi Si Maqian'in kaydettiğine göre, Qin Shi Huang henüz hayattayken MÖ 246 yılında başlanan mezarının inşası 30 küsur yıl sürmüş, inşaatta 700 bin kişi çalıştırılmıştır.
Çin’in Shaanxi eyaletinin Xi’an kenti civarındaki Lishan bölgesinde bulunan mezarın temeli dörtgen şeklinde, güneyden kuzeye 350 metre uzunluğunda, doğudan batıya 345 metre genişliğindedir; 76 metre yüksekliğinde toprak bir piramit şeklindedir.
Boyları 183-195 santimetre arasında değişen bu heykel askerlerin her birinin yüz ifadesi farklıdır. Kazı alanında çoğu hala toprak altında 8000 asker, 520 atıyla birlikte 130 savaş arabası, 150 süvari atı bulunduğu tahmin edilmektedir.
Qin Shihuang Mezarı ve Terra Cotta Ordusu, 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alınmıştır.

Renk Kodu: C: 87 M: 0 Y: 71 K: 0






8 Mayıs 2013 Çarşamba

4 Rakamının Hikayesi


14. Gün (4 Rakamının Hikayesi)

Başlayalı tam 14 gün oldu. İkinci haftamı bu yazımla tamamlıyorum. Oldukça hızlı geçen bu iki hafta boyunca çeşitli konularda yazdım. Bilgisayarımın bozulması da en önemli olaydı. Neyse yeni bir bilgisayar alarak durumu kurtardım. Şimdilik arkadaşımdan aldığım bilgisayarla yazmaya devam ediyorum. Kendisine sonsuz teşekkürler. Yakında kendiminkine de kavuşacağım.
Bugün 4 rakamını anlatacağım size… Benim uğurlu rakamım 4’tür. Her şeyi dörtle bağdaştırırım. Neden mi? 4. ayın 14. günü doğduğum ve ilkokul numaram dört olduğu için. Anlayacağınız benim için önemli bir rakam.

Oysa Japon ve Çin kültüründe 4 uğursuzluk getirirmiş. Nedeni ise kendi dillerinde ölümü yazdıkları harflerle yazıldığı için. Bir belgesel izlemiştim Çin ile ilgili. Bu ülkede hastanelerde ve binalarda 4. kat bulunmamaktadır. Direk üçten beşe geçerler. Araba park edilen yerlerde 4 ile ilgili hiçbir ibare yoktur. Hatta ülkedeki 4. katta yer alan dairelerin fiyatları daha ucuz olurmuş ve asla yerli halk bu kattan ev almaz ve kiralamazmış. Bu yüzden yabancılar daha ucuz oluyor diye bu katlara yerleşirlermiş eğer o binada 4. kat varsa tabi. Hastane asansörlerinde asla 4. kat ibaresi yokmuş. Hatta içinde 4 olan telefon ve vatandaşlık numaraları tercih edilmezmiş. Diyordu ki belgeselde kadının birine içinde bolca 4 rakamı olan bir vatandaşlık numarası vermişler. Kadın devlete dava açmış ve kazanmış. Numarası değiştirilmiş. Bunları duyduğumda benim 4’e olan ilgimi sorgulamıştım. 

Neyse geçenlerde bir kitap okudum.
“Dünya Mitolojisi” adında bu kitapta Birleşik Devletlerin yerlilerine ait inanışları okuyordum. Navajo adlı yerliler dördün kutsal sayı olduğuna inanıyorlarmış. Söylencelerinde diyor ki 4 mevsim, 4 yön ve 4 rüzgâr vardır. Navajo geleneğinde her biri 4 yönün birinde olmak üzere 4 kutsal dağdan, siyah, beyaz, sarı ve mavi olmak üzere 4 kutsal renkten; mısır, kabak, fasulye ve tütün olmak üzere 4 kutsal bitkiden ve 4 dünyayı geçerek yukarı doğru ilerlemeden söz edilir. Ayrıca; ilk adam, ilk kadın, ilk oğlan ve ilk kız olarak 4 önemli insan yaratılır.

Kısacası bir kültürde ölümü simgelediği için 4 uğursuz sayılırken bir başka kültürde 4 kutsal sayılıyor. Ben ikincisinin varlığını daha çok sevdim diyebilirim.

Hintliler asla gelinlere beyaz giydirmezlermiş beyaz ölümü simgelediği için ama birçok toplumda beyaz saflığı simgelediği için gelinlik rengi olarak kullanılır. 

Toplumsal farklılıklar yargılanmadan kabul edilmeli ve anlamaya çalışılmalı. J  Kimin neye hangi anlamı yüklediği kültürlerinin birer sonucudur. Benim 4 rakamımda Navajolar tarafından aklanmış oldu böyleceJ


RENK KODU: C: 38 M: 100 Y: 0 K: 75