Tutunamayanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tutunamayanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ekim 2013 Perşembe

Galiba Yalnız Ben Yoruldum

169. Gün (Galiba Yalnız Ben Yoruldum)

Gündelik yaşamın içinde ruhumuza ağır gelen ve bu yüzden de olabildiğince kendimizi yorgun hissettiğimiz anlar olmuştur. Zaman ağır aksak ilerler can çekişe çekişe… Gülümsesek bile içten içe hüzne teslimdir yüreğimiz. İnsanların yüzlerine bakarız acaba onlarda bizim gibi hüzne teslimler mi diye ama ne kadar bakarsak bakalım hissedemeyiz içlerinde besledikleri duyguları… Bu acaba onları anlamıyor olmamızdan mı ileri gelir diye de düşünmeden edemeyiz… Kabul edelim ki (ben öyleyim) yorgunum… Ruhumdaki en gizli kalmış kuytulara kadar yorgunum… Oğuz Atay Tutunamayanlar romanında ne güzel anlatmış ruhun yorgunluğunu…

“Yorgunluğumu anlatamıyorum kimseye Olric. Yakınmalarımda ince bir alay görüyorlar. Bu inceliği bana yakıştıranlar tabii cahil insanlar. Ötekilerle artık görüşmüyorum. Darıldım onlara. Onlar bu dargınlığımın farkında değil tabii. Kapıdan çıkıp gidince hemen unutuluyorum. Bir de benimle uğraşacak vakitleri yok. Çünkü uğraşmaya değmiyorum. Ben de darıldım onlara işte. Yolda, onlardan birini görünce, sıkılarak gülümsüyorum. İçimden geçenleri saklamak istiyorum. Onların içinden ne geçtiğini anlayamıyorum; yüzlerinden belli olmaz ki duyguları. Bu nedenle, yüzlerini görmek içime sıkıntı veriyor. Sıkıntıma onlar sebep oldu sanki. Hepsi de sanki hiçbir şey olmamış gibi rahatça yürüyor yolda. Karşıdan karşıya emin adımlarla geçiyorlar. Günlük yaşayışlarını sürdürüyorlar. Galiba yalnız ben yoruldum. Ve bu yorgunluğumu yaşamak zorundayım.

Oğuz ATAY / Tutunamayanlar


Renk Kodu: C: 0 M: 98  Y: 100 K: 38

Francine Van Hove' nin Tablosu

25 Eylül 2013 Çarşamba

Acı Üstüne Alıntılar

154. Gün (Acı Üstüne Alıntılar)

Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum..
Ayağını bir cam parçasıyla kesmek veya eczanede dikiş artırmak değildi bu..
Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi..
Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi..
José Mauro de VASCONCELOS /Şeker Portakalı

********************
 “Herkes geçer diyor, geçer mi Olric?
Herkes ne bilir acımı. Herkes ne bilsin acımızı. Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım. Ki nefessizlikten değil nefesten boğulmaktır marifetimiz Olric. 
- Evet... Efendimiz. 
- Bana katıldığını bilmek güzel. Arada ses vermen güzel... İçimin sesi de olmasa ölürüm yalnızlıktan.”
Oğuz Atay / Tutunamayanlar

********************

Dilsizdir benim acılarım!
Konuşmazlar kimseyle,
Sadece benim canımı acıtırlar,
Hiç hak etmediğim halde…
Cemal Süreyya

********************
Tabii acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. Tabii için korkuyla dolacak, yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir. Büyümek zordur!                                                                                                                 
Irvin D. Yalom  / Nietzsche Ağladığında

********************
"Ayrılık değil, özlemek hiç değil; en büyük acı, bu giderek büyüyen boşlukmuş...                                        
Cezmi Ersöz/ Şizofren Aşka Mektup

********************
Karıcığım,
Hasretliğin on ikinci yılı

on ikinci yılı
Gönül ağzına kadar dolu
Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma
İstanbul diyorum sen
Sen şehrim kadar güzelsin
Şehrim senin kadar acılı.
(Nazım Hikmet'in karısı Piraye'ye yazdığı şiir..)


Renk Kodu: C: 37 M: 64  Y: 54 K: 13