31 Temmuz 2013 Çarşamba

Japonya’nın Dumanlı Şehri Beppu

98. Gün (Japonya’nın Dumanlı Şehri Beppu)

Adalarında bulunan 500’den fazla volkanı ile Japonya için, “ Yeryüzü Ananın Beşiği’ nde yatmaktadır.” denir. Birçok volkan sönmüştür fakat Fuji, Asama ve Aso gibi hala aktif olan volkanlarda bulunmaktadır. Elbette bu yüzden de volkanların bulunduğu yerlerde yüzlerce termal bölge bulunmaktadır. Bunların en önemlileri Noboribetsu, Beppu ve Kusatsu’dur.

Japonya’nın güneyinde yer alan Beppu’ nun keskin kış soğuğunda küçük maymunlar boyunlarına kadar sıcak suya girip ısınırlar. Hatta maymunlara yemek getirmek üzere bir nöbet sistemleri bile vardır. Beppu kenti, içlerinden bir tanesinin yakın zamanda püskürdüğü birçok volkanın eteğinde kurulmuştur. Sıcak su kaynakları ve gayzerler turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Ziyaretçiler burada sıcak kumlara gömülüp şifalı sularda tedavi arar.

Burada suya girmek istemeyenler, “jigoku” denilen fantastik şekillerde ve büyüklükte kaynayan gölcükler gibi göze hitap eden farklı yerler de vardır.  Örneğin, Chinoike Jigoku, altındaki kayaların yapısından dolayı parlak kırmızı renktedir. Öte taraftan daha büyük bir gölcük olan Umi Jigoku ise göğün rengini yansıttığından koyu mavi renktedir.  Tatsu – Maki Jigoku’nun gayzeri ise her 20 dakikada bir kulak çınlatan bir sesle püskürmektedir.

Beppu ile ilgili bazı ek bilgiler vermek gerekirse:

·         Beppu’nun sıcak su kaynakları ve gayzerlerinden günde 56.600 metreküpten fazla su fışkırmaktadır.
·         Beppu dünyanın en büyük termal bölgelerinden biridir.
·         Beppu’da 3500’den fazla sıcak su kaynağı ve gayzer bulunmaktadır.

Not: Gayzer nedir?
Kaynaç (veya gayzer), düzenli veya düzensiz aralıklarla, suları yukarı doğru fışkırarak patlama yapan bir sıcak su kaynağıdır. Gayzer sözcüğü İzlanda'daki bir kaynaç olan Gjósa'nın adından türemiştir. Gjósa ayrıca 'patlak verme' anlamına gelir.


Renk Kodu: C: 73 M: 100 Y: 0 K: 64

Gayzer ( İzlanda, Japonya, Yeni Zelanda gibi ülkelerde görülür.)





Sıcak kum havuzları


30 Temmuz 2013 Salı

Kendi Olarak Sana Gelen

97. Gün (Kendi Olarak Sana Gelen)

Bugün öyle uzun uzadıya sözcükleri ardı ardına sıralamak istemiyorum. Galiba yaş ilerledikçe az cümleyle çok şey anlatanlara özlem duyuyor yürek… “Çok laf yalansız olmaz” diye bir söz vardır. O yüzden az sözle meramını anlatan insanlara hep hayran kalmışımdır. Özdemir Asaf gibi mesela… Bir cümleye yüreğindeki dünyaları sığdırır. Hoş görün dostlar bugün beni… Kelamsız kaldı bugün yüreğim… İşte size herkesin yüreğinden geçen az lafla çok şey anlatan bir şiir…



Kendi Olarak Sana Gelen

Kendi olarak, sana gelen
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
O, işte...

ORUÇ ARUOBA


Her şeyi anlatmış üstat bana ise sadece susmak düşer...

Renk Kodu: C: 50 M: 35 Y: 0 K: 0


29 Temmuz 2013 Pazartesi

İtsukuşima Tapınağı

96. Gün (İtsukuşima Tapınağı)

Japonya’nın en ünlü kapısı olan kırmızı ahşap “torii” Hiroşima’nın yakınında yer alan Miya Adası’ ndaki Itsukuşima Tapınağı’ndadır. 1875 yılında yapılan kapı, 16 m uzunluğundaki iki sütunun üzerinde yer alan 23m’lik ahşap kemerden oluşur. Gelgite bağlı olarak, suyun üstünde yüzüyormuş gibi görünür. Tapınağın kapısının Adadaki Misen Dağı'ndan görünümü Japonya'daki en güzel üç manzaradan birisi olarak kabul edilir. 1996'dan bu yana Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alır.

Kapının ardında yer alan ahşap tapınaklar yüksek direklerin üzerine yapıldığı için suyun üzerinde yürüyormuş gibi görünür. Ana tapınak, Japon yerel inanışının büyük tanrılarından Fırtına Tanrısı Susanovo’nun kızları, üç Şinto tanrıçalarına adanmıştır. Diğer binalarda ise dua, arınma ve sunuş salonları, geleneksel Şinto dansı için ayrılmış bir bölüm, Susanovo’nun oğlu Okinonushi için yapılmış bir tapınak ve bir başka tanrı olan Tenjin için bir tapınak bulunmaktadır.

Koydaki yollar birbirine kapalı yollarla bağlıdır, tüm binalar ise sahile kırmızı renkte bir köprü ile bağlıdır. Miya adası kutsal bir adadır. Bu yüzden yüz yıllardır bu adada kimse ölmemiş veya hiç kimse doğum yapmamıştır. Hamile kadınlar, hasta ve yaşlılar ana adaya geçmek zorundadırlar. Ölenlerin mezarları ise hala ana adadadır.

Tapınak ile ilgili bazı ek bilgiler vermek gerekirse;
·         Tapınağın üzerinde bulunduğu Miya adasına, adadaki geyikleri korkutmamak maksadıyla köpekler alınmamaktadır.
·         Sahilden uzak bir noktada yer alan platformdaki Noh Tiyatrosu, Japonya’nın en eski tiyatrosudur. 1568 yılında yapılmış ve daha sonra restore edilmiştir.

Renk Kodu: C: 0 M: 29 Y: 100 K: 50

Tapınağın bulunduğu koy



Suların yükseldiği zaman
Suların çekildiği zaman




28 Temmuz 2013 Pazar

Devler Geçidi - İrlanda

95. Gün (Devler Geçidi - İrlanda)

Kuzey İrlanda’da Country Antrim’ de yer alan Devler Geçidi' ndeki muazzam jeolojik oluşumlar insanı büyülemektedir. Hatta UNESCO tarafından Dünya Miras Alanları listesine alınmıştır.

Magmanın yer yüzene çıkan sıcak ve akıcı olan lavlar büyük alanları kolaylıkla kaplarlar. Volkanik alanlarda lav yığınları meydana gelmektedir. Her sıcak sıvı soğudukça büzülür. Lav kristalize olacak kadar soğuduğunda düzgün bir kalıpla çatlar ve sıcak yaz dönemlerinde kuruyan çamurlu göllerin altı gibi çatlaklara benzer şekilde genelde altı köşeli bir şekil oluşturur. Lavdaki temel farklılık çatlakların üstten alta doğru akarak tabanda genişlemesidir. Sonuç ise kendine özgü bazalt sütun ağlarıdır. Hepsi birbirine ince aralıklarla yakın durmaktadır. Jeologlar bu çatlaklara “bağlantı” ve tümüne ise “sütun bazaltı” demektedir. Sütunların genişliği genelde 46 cm’dir. Bazı alanlarda ise daha büyükleri yer almaktadır. Devler Geçidi bu eşsiz oluşumların en güzel örneğidir.

Bir de bu geçide ait bir efsane vardır. Efsaneye göre Devlet Geçidi, İrlandalı dev Finn Mac Cool tarafından yapılmıştır. Finn Mac Cool rakibi Finn Gall ile savaşmak üzere İskoçya’ya yürüyebilmek için sütunları tek tek denize taşır. Bu çalışması bittiğinde dinlenmeye karar verir. Bu arada Finn Gall İrlanda’ya geçer ve uyuyan devin cüssesi karşısında şaşırır ve korkar. Özellikle de Mac Cool’ un eşi ona, bunun aslında çocukları olduğunu söylediğinde dehşete düşer. Hayatından endişe ederek geri çekilir ve arkasındaki geçidi yok eder. Bugün bunun kalıntıları Antrim kıyısında yer almaktadır.

Geçit ile ilgili bazı notlar:
·         Yaklaşık olarak geçidi 40.000 bazalt sütün oluşturur.
·         En uzun sütun deniz seviyesinden yaklaşık 12.2 m yüksekliktedir.
·         Lavların saat başına 48 km’den fazla bir hızla yokuş aşağı aktığı kaydedilmektedir.

Fotoğrafları incelediğinizde çok beğeneceğinizi umuyorum.


Renk Kodu: C: 13 M: 38 Y: 0 K: 0










27 Temmuz 2013 Cumartesi

Osmanlı’nın 5 Harikası

94. Gün (Osmanlı’nın 5 Harikası)
Osmanlı zamanında yapılan bu eserleri bir kitapta okumuştum yıllar önce zannedersem o kitapta 7 taneydiler. Diğer ikisini de hatırlarsam mutlaka yazacağım.
1. Süleymaniye Camii ve Külliyesi, İstanbul: Kanuni Sultan Süleyman tarafından meşhur Osmanlı mimarı Koca Sinan’a 1550-1557 seneleri arasında İstanbul’da yaptırılan külliyedir. Mimar Sinan’ın kalfalığım diye nitelendirdiği bu büyük külliyenin kısa sürede yapılması, zamanına göre fevkalâde bir başarıdır. Câmi, 16 Ağustos 1557’de Kanuni Sultan Süleyman Han ve bütün devlet ricalinin hazır bulunduğu bir törende, Mimar Sinan tarafından ibadete açılmıştır.
2. Selimiye Camii, Edirne: Edirne'de bulunan, Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan'a yaptırdığı camiidir. Sinan'ın 90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer) yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan'ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir.
Caminin kapısındaki kitabeye göre yapımına 1568 (Hicri:976) yılında başlanmıştır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması planlanmışsa da ancak II. Selim'in ölümünün ardından 14 Mart 1575'te ibadete açılmıştır.
3. Mostar Köprüsü, Bosna Hersek: Bosna-Hersek'in Mostar şehrinden geçen, Neretva Nehri üzerinde Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilen köprü 24 metre yüksekte 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olup dönemine göre gelişmiş bir teknolojiyle inşa edildi. Köprü inşaatında 456 kalıp taş kullanıldı.
4. Mağlova Kemeri, İstanbul:, Mimar Sinan tarafından 1554-1562 yılları arasında İstanbul'da, Alibey Deresi vadisi üzerinde yapılmış olan su kemeri. 1563 yılında selden zarar görmüşse de aynı yıl onarılarak eski haline getirilmiştir. Alibeyköy barajının göl suyu yapıtın dörtte birini kaplamaktadır. Kemer İstanbul'a su taşımaya devam etmektedir.
Eser dünya su mimarisinin başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. 36 metre yüksekliğinde ve 257 metre uzunluğunda olan kemer, iki katlıdır. Kemerin alt katında 8 büyük üst katında 8 küçük gözü bulunmaktadır. Alt katında bulunan gözlerden 4 tanesi diğerlerine nazaran daha büyük yapılmıştır. Genişlikleri 18,4 metredir. Üst katındaki orta 4 gözün genişlikleri ise 13,4 metredir.
2005 yılında 20 TL değerinde 5.000 adet Mağlova Kemeri Hatıra Parası basılmıştır.
5. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camii, Kahire: Kahire Kalesi'nin de üzerine kurulduğu tepelerden birinde tüm Kahire'ye hakim bir konumda bulunur. Yapımına 1830 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa döneminde başlanmış, 1848 yılında Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa döneminde tamamlanmıştır. Mimarı Boşnak Yusuf'tur. Mehmet Ali Paşa'nın Kahire'de yaptırdığı diğer eserler gibi camii, 18. yüzyılda İstanbul'da uygulanan barok ve rokoko üslubundadır.

Renk Kodu: C: 0 M: 94 Y: 100 K: 0

Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camii, Kahire

Mostar Köprüsü, Bosna Hersek

 Mağlova Kemeri, İstanbul

Selimiye Camii, Edirne

Süleymaniye Camii ve Külliyesi, İstanbul

26 Temmuz 2013 Cuma

Tibet ve Himalayalar

93. Gün (Tibet ve Himalayalar)

Tibet,  Orta Asya'da Tibet halkının anavatanı olan bölgedir. Ortalama 4.900 metrelik yükseltisiyle "Dünyanın Çatısı" diye tanınır. 

Himalaya zincirinde, And Sıradağları’ nda olduğundan daha sert bir iklim vardır. Yaşam koşulları çok çetin olup, burada oturanların sayısı çok değildir. Tibetliler, toprağın çökmesini önlemek için, kenarları taş duvarlarla çevrili, bazen küçücük sekiler halinde dağların yamaçlarını biçimlendirirler. Yükseklere arpa, bezelye, patates ekerler; daha aşağıda ise mısır ve pirinç tarımı yapılır. Yak, Tibetli çobanlara yün, süt, tereyağı ve et sağlar; ağır yüklerini taşımada yardımcı olur. Çobanlar sürülerini bir otlaktan diğerine götürürler; yak tüyünden yapılma çadırlarda barınırlar; kurutulmuş tezekle ısınırlar.
Ulusal içecek, soğuğa karşı direnmede gerekli yağı onlara sağlayan, yakın sütünden yapılma tereyağ karıştırılmış çaydır.

Lhasa, Tibet’in başkenti Dünya’nın en yüksek şehirlerinden biridir. Lhasa aynı zamanda Tibet, Çin’in parçası olmadan önce büyük bir dini merkezdi. Dalai Lama (büyük Budist rahip) keşişlere ayrılmış yasak şehirde oturuyordu.

Tibet yaylasında Dünya’ nın rakımı en yüksek ve boyutları en geniş sarayı yani Potala Sarayı yer alıyor. 7. yüzyılda kurulan Potala Sarayı, Tubo Kralı Songtsan Gambo tarafından, gelini Tang hanedanı Prensesi Wencheng için yaptırıldı. 3700 metre yükseklikte inşa edilen Potala Sarayı 360 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Potala Sarayı Tibet Budizmi’nin tipik sarayı olmanın yanı sıra Han milliyetine özgü mimari özellikler de taşıyor. 1300 yıl önce Tibet ve Han milliyetleri arasındaki bir evlilik bağının simgesi olan Potala Sarayı, aynı zamanda Tibet ve Han milliyetleri arasındaki dayanışmanın da tarihi kanıtıdır. 

Amarnath Hac Yolculuğu (Keşmir): Büyük Himalaya Sıradağlarının, deniz seviyesinden 4420 metre yükseklikteki, Kutsal Mağara Amarnath'ın bulunduğu sırtları; her sene sayıları 500 bini aşan Hindu Hacılarla dolar. Hacıların arasında bu ilginç inanç yolculuğunu merak eden turist de bulunur.  Tanrı Şiva’nın dünyayı dengede tutmak için girdiği meditasyondan çıkacağı (yani bir anlamda dirileceği) mekân olduğuna inanılan mağarayı ziyaret edip,  hacı olabilmek için yola düşen Hindular, dünyanın en sarp ve zahmetli hac yolculuğunu gerçekleştirirler.

Renk Kodu: C: 28 M: 100 Y: 72 K: 0


Pirinç Tarlaları






Tibet Öküzü: Yak
Amarnath Hac Yolculuğu





Kutsal Mağara
Potala Sarayı