176.
Gün (Gül
Yaprağı)
Müthiş bir hikâye paylaşmak istiyorum sizlerle…
“Uzakdoğu'da bir Budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini
aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak
istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün
tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak,
çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerideki Budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerideki Budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.
Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
Renk Kodu: C: 17 M: 62 Y: 68 K: 0
cok hos bir hikaye:))))))))
YanıtlaSilkesinlikle...
SilMevleviler de bu şekilde dergaha kabul ederler-Dergahta yer yoksa.-.Siz hikayeyi nereden aldınız? Mevlevilik ve diğer tarikatlar da :Gül = Peygamber demektir.Ben de Gül İçin Yola Düşmek de yazmıştım.
YanıtlaSilhttp://bahceperim.blogspot.com/2013/09/gul-ugruna-yola-dusmek.html
İyi bayramlar.
Bir kitapta okumuştum ama hangi kitap hatırlamıyorum şimdi. İnternette bulunca da çok sevindim hemen paylaşmak istedim.
Sil