160.
Gün (Bir Gün Tek Başına)
Bir roman okursun ruhuna
işler kelime kelime… İçin gider bitmesi yaklaştıkça… En sonunda göz ucunda bir
damla yaş bırakır sana hatıra olarak. Vedat Türkali’nin “Bir Gün Tek Başına”
romanı kelime kelime içime işleyen yegâne romanlardandır. Okumayan kalmamalı
diye düşünüyorum. Kısacık bir alıntı yapmadan geçmemeliyim diye düşündüm.
“Merdivenden indi, uzaklaştı istasyondan, yanlarındaki sokaklardan birine
saptı. Çiseleyen yağmur altında vıcık vıcık çamurlu sokaklarda yürümeye
başladı. Gelen giden, koşuşan bir kalabalık çıkıveriyordu insanın karşısına,
hem de hiç umulmayan izbe sokaklarda. Gecekondu mahalleleri başlamıştı. Kimi
evlerden radyo sesleri geliyor, gülüşmeler, bağırıp çağırmalar duyuluyordu.
Yanık bir ninni sesi duydu birden. Güzel sesli, genç bir kadın, Doğuluya çalan
ağzı ile tatlı bir ninni tutturmuştu. Arsaya açılan bir sokağın ucunda bir
fabrikanın geceye yüklenmiş koskoca karaltısı çıkıvermişti önüne. Yürüdü
sokağın ucuna kadar, başka fabrikalar da vardı ilerde. Dumanlı bacaları, ıslak
gecede kırpışan ışıklarıyla... Gece vardiyası mı yapıyorlar?.. Niye geldim
buralara ben? Kimi işte, kimi evde, kendi dünyasında herkes. Nasıl ilişki
kurulur bunlarla? Kız haklı aslında, sevdikleriyle bile yakınlık kurmasını
beceremeyen, ayağı havada pis bir küçük burjuvayım ben...
...
Hayrete düşüyordu. Hakkında ifade veren hiç bir arkadaşına kızamıyordu.
Hiçbir nefret duygusu doğmuyordu içinde. Halbuki o zamana dek konuşmayı bir tür
ihanet olarak değerlendirmiyorlar mıydı? Birisi içeride senin hakkında konuştu
mu, yüzleştirme sırasında yüzüne tüküreceksin, “Hain köpek, utanmaz rezil” diye
haykıracaksın yüzüne denmiyor muydu? Devrimci romanlarda aynen böyle olurdu.
Ancak şu anda arkadaşlarının tehlikeye atığı bir roman kahramanının hayatı
değil, kendi hayatıydı. Bu yüzden affedebiliyordu onları. Biraz küçümsemiyor
değildi; ama çok az. Daha çok acıyordu onlara ve daha çok yakınlık duyuyordu.
Çok zordu direnmek. İşkencenin bu denli pank yaratacağını, bu kadar derin bir
sıkıntı verebileceğini kim yaşamadan tahmin edebilirdi? Hele böyle bir yerde… Çözülmenin
normal, direnmenin çıkıntılık oldu yerde.”
Renk Kodu: C: 0 M: 69 Y: 89 K: 0
Alıntının yapıldığı kaynak: http://epigraflar.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...