171.
Gün (Bir Kör Hikâyesi)
Rivayet ederler ki, Taklamakan diyarında vaktiyle kör bir
adam yaşıyordu. Bu zavallı adam âlemin güzelliklerini, harikalarını ve
mucizelerini göremediği için o kadar çok üzülüyordu ki, sonunda gönlü de
gözleri gibi karardı. Kederi artıkça arttı ve akıttığı gözyaşları dillere
destan oldu. Onun kara bahtı için şairlerin düzdüğü manzumeler, musikişinaslar
tarafından bestelenip, hanendelerce okuna okuna nihayet memleket sınırlarını
aştı. Çok uzak ülkelerden birinde yaşlı bir sihirbaz, Pazar yerinde ağlayan sızlayan
bir kalabalık görünce, merak duygusuyla aralarına karıştı ve kör adamın
kaderini dile getiren türkülerden birini okuyan muganniyi o da dinledi. Gönlü o
kadar kabardı, hisleri o kadar coştu ki, bir yolunu bulup zavallıya görme gücü
kazandırmaya karar verdi. Sarayına giderek papağanına tez zamanda uçup körü
bulmasını ve ona davet mesajını iletmesini söyleyerek kuşu saldı.
Papağan uçup
giderek, o sırada evinin bahçesinde ağlayan körün kafasına kondu ve ona ona
sihirbazın davetini iletti. Görme umudu canlanan zavallı da, omzunda kendisine
yolu tarif eden papağan olduğu halde, demir asa demir çarık yollara düştü ve
sonunda sihirbazın sarayına vardı. Sihirbaz ona bir camgöz verdi. Adam, efsunlu
sözler söylenir söylenmez bu gözle görmeye başlayacaktı, öyle ki, ok yaydan
böylece bir kez fırlatıldığında, adamın tekrar kör olmasına imkân yoktu. Adam
gözü aldı ve efsunlu söz sihirbazın ağzından çıkar çıkmaz gözün gördüğü her
şeyi görmeye başladı. Fakat yol yorgunu olduğu için sevincini tam anlamıyla
belli edecek durumda değildi. Bu yüzden sihirbaz onu sarayında kırk gün
ağırlamaya karar verdi. Gelgelelim, sihirbazın karısını görür görmez adamın
aklı başından gitti.
Günler ve gecelerce kadını düşündü taşındı. Sonunda
sarayın hamamına gidip kadının yıkanacağı kurnanın üzerine bir yere sihirli cam
gözü koydu ve derhal odasına geri döndü. Kadın, o sırada içeride kendini
seyreden sihirli bir göz olduğunu, dolayısıyla adamın o anda memelerini
ve mahrem
yerlerini görmekte olduğunu bilmeden hamama girip yıkanmaya başladı. Böylece
adam kadını doya doya seyretti. Ne var ki sihirbaz bu işin farkına varmıştı. Bu
yüzden adamdan gözü geri istedi ve onu kovdu. Fakat adam, ne kadar uzakta
olursa olsun, o sırada sihirbazın sarayında olan gözün gördüğü her şeyi görmeye
devam ediyordu. İntikam almaya kararlı olan sihirbaz, tellallar bağırtı dünyanın
en çirkin, en gudubet acuzesini buldu ve bir ressama kadının resmini yaptırdı.
Resmi bir odaya koyup gece gündüz aydınlık kalması için üstüne bir fener astı
ve tam önüne de, o sihirli gözü koydu. Sonunda o nankör adam, ömrü boyunca bu
gudubet, çirkin acuzeyi seyretmek zorunda kaldı ki, bu da kör olmaktan bin
beter bir şeydi.
İhsan Oktay Anar
Kitab-ül Hiyel kitabından alıntıdır.
Renk Kodu: C: 28 M: 87 Y: 17 K: 0
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...