10 Eylül 2013 Salı

Büyük İskender ve Sannyasin

139. Gün (Büyük İskender ve Sannyasin)

Büyük İskender'in, Hindistan'da olduğu zamanlar Dandamis adında bir Sannyasin, bir mistik yaşıyormuş. Arkadaşları İskender'e Hindistan'a sefere çıkarken, dönüşte bir Sannyasin getirmesi söylemişler. Çünkü o nadir çiçek sadece Hindistan'da filizleniyormuş. "Dönüşte pek çok şey getireceksiniz ama lütfen Sannyasin 'i unutmayın, biz onun ne olduğunu görmek istiyoruz, Sannyasin'in ne olduğunu tam olarak bilmek istiyoruz" demişler.

Savaşlar ve mücadeleler yüzünden o kadar meşgulmüş ki, bunu neredeyse unutmuş. Geri dönerken, tam Hindistan sınırını terk etmek üzereyken birden aklına gelmiş. Hindistan'ın son köyünden ayrılmak üzereymiş. o yüzden askerlerine köye gidip, bu civarda bir Sannyasin olup olmadığını sormalarını istemiş. O sırada tesadüf eseri Damdamis köyde, nehir kıyısındaymış. İnsanlar "Tam vaktinde geldiniz. Birçok Sannyasin vardır; ama gerçek Sannyasin her zaman çok nadir bulunur. O şu anda burada. Gidip onu ziyaret eder, ders alabilirsiniz" demişler. İskender gülmüş. "Ben buraya ders almaya gelmedim. Askerlerim gidip onu alacak ve ben de onu ülkemin başkentine götüreceğim." demiş.

Köylüler " Bu o kadar kolay değil." diye yanıtlamış. İskender, kulaklarına inanamamış; ne tür bir zorluk olabilirdi? O, imparatorları, büyük kralları dize getirmişti. O yüzden bir dilenciyle, bir Sannyasiri’ e, nasıl bir zorluk yaşardı? Askerleri Damdamis'i görmeye gitti. Damdamis, nehrin kıyısında çırılçıplaktı. "Büyük İskender seni ülkesine davet ediyor. İhtiyacın olan her şey sana sunulacak. Kraliyet konuğu olacaksın" demişler. Çıplak fakir gülmüş ve: "Sen git ve ustana söyle; kendine büyük diyen bir insan büyük olamaz. Kimse beni bir yere götüremez. B i r Sannyasin bulut gibi hareket eder. Tam bir özgürlük içinde. Ben kimsenin kölesi değilim." demiş.

"İskender'i duymuş olmalısın; o çok tehlikeli bir adam. Eğer ona hayır dersen, bunu kabul etmez. Kafanı kestirir" demiş askerler. Sannyasin onlara: "Belki de en i y i s i sizin onu buraya getirmenizdir, o benim ne demek istediğimi anlayabilir." Demiş. İskender onu görmeye gitmek zorunda kalmış. Çünkü geri dönüp askerler ona şöyle demişti: "O çok eşsiz
bir adam. Sanki ışıldıyor. Etrafında bilinmeyenden kaynaklanan bir şey var. Çıplak, ama onun yanında çıplaklığı hissetmiyorsunuz, daha sonra hatırlıyorsunuz. O kadar güçlü ki , onun varlığında bütün dünyayı unutuyorsunuz. B i r çekiciliği var. Etrafını büyük bir dinginlik kuşatmış. Ve sanki çevresindeki her şey onun varlığından mutluluk alıyor. Görülmeye değer biri. Ancak gelecekte onu tehlikeler bekliyor. Çünkü zavallı adam kimsenin onu bir yere götüremeyeceğini, kimsenin kölesi olmadığını söylüyor." İskender, elinde kınından çıkmış kılıcıyla onu görmeye gitti. Damdamis güldü ve konuştu: "Kılıcını indir,
burada bir işe yaramaz. Onu kınına sok. Burada bir işe yaramaz; çünkü sadece bedenimi kesebilirsin. Ve ben onu uzun zaman önce geride bıraktım. Kılıcın beni kesemez, o yüzden onu indir; çocukluk etme." Söylenenlere göre, İskender hayatında i l k kez bir başkasının emrini yerine getirdi. Çünkü bu adamın huzurunda k im olduğunu bile unutmuştu. Kılıcını kınına soktu ve "Hayatımda bu kadar güzel bir adamla karşılaşmadım" dedi. Kampa geri dönünce, düşüncelerini anlattı. "Ölmeye hazır olan birini öldürmek çok zor. Onu öldürmek anlamsız. Savaşan birini öldürürsün; o zaman öldürmenin bir anlamı var. Ama ölmeye
hazır olan, işte kafam burada, onu kesebilirsin diyen bir adamı öldüremezsin."
Damdamis aslında şöyle demişti: " B u benim kafam. Onu kesebilirsin. Kafam düştüğü zaman, onu kumların üstüne düşerken göreceksin. Ben de aynı şeyi göreceğim. Çünkü ben bedenim değilim. Ben bir tanığım." İskender, bunu arkadaşlarına anlattı. Ve şöyle dedi: "Buraya getirebileceğim Sannyasiriler vardı, ancak onlar Sannyasin değildi. Sonra gerçekten eşsiz olan bir adamla karşılaştım ve siz doğru duymuşsunuz: B u çiçek gerçekten eşsiz. Ama kimse onu zorlayamıyor çünkü ölümden korkmuyor. B i r insan ölümden korkmadığı zaman, ona nasıl zorla bir şey yaptırabilirsiniz?"

Seni köle yapan şey kendi korkuların; senin korkuların. Korkusuz olduğun zaman artık köle değilsin. Aslında başkalarını, onlar seni köle yapmadan köle yapmaya zorlayan güç senin kendi içindeki korkudur.
Korkusuz bir insan, ne kimseden korkar, ne de başkalarını korkutur. Korku tamamen ortadan kaybolur.

OSHO - Cesaret Kitabından alıntıdır.


Renk Kodu: C: 0 M: 87 Y: 58 K: 0

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...