228. Gün (Izdırabını Anlamaya Çalış)
Bir
şeyi anlamak zorundasın: Aydınlanmak acıdan kaçmak değil, acıyı anlamaktır,
ıstırabını
anlamaktır,
mutsuzluğunu anlamaktır; üstünü örtmek, bir şeyin yerini tutmak değildir ama,
"Niçin mutsuzum, niçin çok fazla kaygı var, niçin çok fazla ıstırap var, içimde
bunları yaratan nedenler nedir?" diye sorduğun derin bir kavrayıştır. Ve
bu nedenleri net bir şekilde görebilmek onlardan özgürleşmek demektir.
Istırabına
ilişkin bir kavrayış acıdan özgürleşmeyi getirir. Ve geride kalan şey aydınlanmadır.
Aydınlanma
sana gelen bir şey değildir. O, acının ve mutsuzluğun ve ıstırabın ve kaygının
mükemmelen
anlaşıldığı ve buharlaştığı zamandır çünkü artık sende var olmalarına gerek
yoktur; bu
hal aydınlanmadır. O ilk kez sana gerçek doyumu, gerçek saadeti, hakiki
coşkunluğu getirecektir.
Ve
ancak o zaman karşılaştırabilirsin. Önceden "doyum" olarak
adlandırdığın şey doyum değildi. Önceden "mutluluk" olarak
adlandırdığın şey mutluluk değildi. Fakat tam şu an onu karşılaştırabileceğin
hiçbir şey yok. Bir kez aydınlanma sana gerçek olanı tattırdığında, tüm zevklerinin,
tüm mutluluklarının, en basitinden, hayallerin yapıldığı şeyden yapıldığını;
onların gerçek olmadığını göreceksin. Ve şimdi gelmiş olan şey sonsuza kadar
gelmiştir.
Gerçeğin
tanımı budur: Sana gelen ve asla seni bir daha terk etmeyen hoşnutluktur gerçek
hoşnutluk.
Sana gelen ve tekrardan giden bir hoşnutluk ise hoşnutluk değildir, o sadece
iki
mutsuzluk
arasındaki boşluktur. Tıpkı bizim iki savaş arasındaki boşluğa "barış
zamanı" dememiz gibi;
o barış dolu bir zaman değildir, o sadece yeni bir savaş için hazırlıktır.
Şayet savaş pozitif bir savaşsa,
iki savaş arasındaki zaman bir negatif savaştır, bir soğuk savaştır. Alttan
altta devam eder, sıcak bir savaşa hazırlanıyorsun.
Gelen
ya da giden bir şey bir rüyadır. Bırak bu bir tanım olsun. Gelen ve asla
gitmeyen bir şey ise gerçekliktir.
Izdırabını anlamaya çalış. Onu yaşa, onun en derinine in, nedeni bul, niçin
orada? Bırak anlayış senin meditasyonun olsun. Ve hoşnutluklarını da,
mutluluklarını da anlamaya çalış ve onların yüzeyselliklerini göreceksin. Bir kez
mutluluğunun yüzeysel ve ızdırabınınsa çok derin olduğunu anladığında - ve bu
senin elindedir - tüm bilinçliliğinin tarzını değiştirebilirsin. Hoşnutluğun
senin tüm varlığın haline dönüşebilir; hoşnutsuzluk için küçücük bir boşluk
dahi kalmaz.
Sevgin
hayatının kendisi haline gelir. Ve kalır. Zaman geçer ama edinmiş olduğun şey
derinleşmeye devam eder. Daha çok ve daha çok çiçek ve daha çok ve daha çok
şarkı doğar ondan. Bizim "aydınlanma" dediğimiz şey budur. Sözcük
Doğuludur ama deneyimin Doğu ya da Batıyla hiç alakası yoktur.
OSHO –
Coşku kitabından alıntıdır.
Renk Kodu: C: 27 M:100 Y:
0 K: 38
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...