8 Aralık 2013 Pazar

Izdırabını Anlamaya Çalış

228. Gün (Izdırabını Anlamaya Çalış)

Bir şeyi anlamak zorundasın: Aydınlanmak acıdan kaçmak değil, acıyı anlamaktır, ıstırabını
anlamaktır, mutsuzluğunu anlamaktır; üstünü örtmek, bir şeyin yerini tutmak değildir ama, "Niçin mutsuzum, niçin çok fazla kaygı var, niçin çok fazla ıstırap var, içimde bunları yaratan nedenler nedir?" diye sorduğun derin bir kavrayıştır. Ve bu nedenleri net bir şekilde görebilmek onlardan özgürleşmek demektir.

Istırabına ilişkin bir kavrayış acıdan özgürleşmeyi getirir. Ve geride kalan şey aydınlanmadır.
Aydınlanma sana gelen bir şey değildir. O, acının ve mutsuzluğun ve ıstırabın ve kaygının
mükemmelen anlaşıldığı ve buharlaştığı zamandır çünkü artık sende var olmalarına gerek yoktur; bu hal aydınlanmadır. O ilk kez sana gerçek doyumu, gerçek saadeti, hakiki coşkunluğu getirecektir.

Ve ancak o zaman karşılaştırabilirsin. Önceden "doyum" olarak adlandırdığın şey doyum değildi. Önceden "mutluluk" olarak adlandırdığın şey mutluluk değildi. Fakat tam şu an onu karşılaştırabileceğin hiçbir şey yok. Bir kez aydınlanma sana gerçek olanı tattırdığında, tüm zevklerinin, tüm mutluluklarının, en basitinden, hayallerin yapıldığı şeyden yapıldığını; onların gerçek olmadığını göreceksin. Ve şimdi gelmiş olan şey sonsuza kadar gelmiştir.

Gerçeğin tanımı budur: Sana gelen ve asla seni bir daha terk etmeyen hoşnutluktur gerçek
hoşnutluk. Sana gelen ve tekrardan giden bir hoşnutluk ise hoşnutluk değildir, o sadece iki
mutsuzluk arasındaki boşluktur. Tıpkı bizim iki savaş arasındaki boşluğa "barış zamanı" dememiz gibi; o barış dolu bir zaman değildir, o sadece yeni bir savaş için hazırlıktır. Şayet savaş pozitif bir savaşsa, iki savaş arasındaki zaman bir negatif savaştır, bir soğuk savaştır. Alttan altta devam eder, sıcak bir savaşa hazırlanıyorsun.

Gelen ya da giden bir şey bir rüyadır. Bırak bu bir tanım olsun. Gelen ve asla gitmeyen bir şey ise gerçekliktir. Izdırabını anlamaya çalış. Onu yaşa, onun en derinine in, nedeni bul, niçin orada? Bırak anlayış senin meditasyonun olsun. Ve hoşnutluklarını da, mutluluklarını da anlamaya çalış ve onların yüzeyselliklerini göreceksin. Bir kez mutluluğunun yüzeysel ve ızdırabınınsa çok derin olduğunu anladığında - ve bu senin elindedir - tüm bilinçliliğinin tarzını değiştirebilirsin. Hoşnutluğun senin tüm varlığın haline dönüşebilir; hoşnutsuzluk için küçücük bir boşluk dahi kalmaz.

Sevgin hayatının kendisi haline gelir. Ve kalır. Zaman geçer ama edinmiş olduğun şey derinleşmeye devam eder. Daha çok ve daha çok çiçek ve daha çok ve daha çok şarkı doğar ondan. Bizim "aydınlanma" dediğimiz şey budur. Sözcük Doğuludur ama deneyimin Doğu ya da Batıyla hiç alakası yoktur.

OSHO – Coşku kitabından alıntıdır.



Renk Kodu: C: 27 M:100  Y: 0 K: 38

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...