21 Ağustos 2013 Çarşamba

Deniz Feneri

119. Gün (Deniz Feneri)

Çocukluğumdan beri deniz ve denize ait olan her şey ilgimi çekmiştir. Deniz aşırı yerler, dalgalar, denizde kopan fırtınalar, uçsuz bucaksız sahiller ve elbette ki deniz fenerleri. Bu şiiri çok severim. Hep uzak coğrafyalardaki deniz fenerlerini inceledim. Kendi ülkemdekilerin yerlerini öğrenmeye çalıştım. En yakınımda yer alan fenerleri görmeye gittim. Ben soğuk, karanlık ve dalgalı denizleri severim. Karadeniz gibi… Hele bir de Kuzey Buz Denizi’ni düşününce oldukça heyecanlanırım. Çocukluğumda bir dergi “Okyanus Sesleri” diye bir kaset hediye etmişti. Farklı denizlerdeki sesleri oraların müzikleri eşliğinde seslendirmişlerdi. Karayip Denizi ya da Baltık Denizi gibi ama hiç biri Kuzey Buz Denizi’ndeki dalga ve rüzgâr sesi kadar beni etkilememiştir. Fırtınaya neden olan kuvvetli rüzgârlar eşliğinde dalgaların seslerini dinlemek beni inanılmaz mutlu ediyordu.


Geçen günlerden birinde Bodrum’da Yalıkavak ile Gümüşlük arasında yer alan küçük bir sahilde Güneş’in batışını izlerken sizin için dalgaların yani aslında Ege Denizi’nin sesini kaydettim. Beğeneceğinizi umarım. Gittiğim yerin herhangi bir ismi var mı bilemiyorum ama ben oraya “Dalgalar Koyu” diyorum; çünkü müthiş dalgalı bir yer… Umarım beğenirsiniz. Ve beğendiğim deniz fenerlerini de sizlere sunmaktan mutluluk duyuyorum.
Dalgaların sesleri eşliğinde Bodrum ’a davet ediyorum hepinizi…


Uzanmış koca burun açık denize doğru,
Lacivert ve gri gecenin değerinde.
Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi,
Deniz feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde.

Bulutlar birleşir alaca düzlüklerde,
Çöker uzak limanlardan bir sis.
Bir sıkıntı başlar karanlığında kaderin,
Bildirir, yanınca yanınca,
Ömrün neresindesiniz, aşkın neresindesiniz?

Yüreğin mi daralıyor, yıldız ışığında,
Bırak anılar gitsin biraz daha geri.
Ruhu götürmeden vakit yürüyebilir,
Düşün nasıl durmuş sabırla yüzlerce yıl,
Hep bu benekte bu deniz feneri.

Bak deniz savaşlarına, yaşlı korsanlara,
Uçan dalgalara, uyuyan rüzgara bakmış,
Bir tek göz kadar kara ve mavi,
Enginle boş,
Kısmetsiz balıkçılara bakmış.

Saçlarında tuz kokan, ölü kokan bir serinlik,
Yüzünde bir fırtına tadı…
Durursun yorgun, umutsuz,
Birden bir daha yanıp söner, sevinçle titrersin,
Bir şey, belki de yaşaman uzadı.

Yaslıdır dulların ölçülmez özleminde,
Güçlüdür kocaman geceleri taşır.
Delidir, konuşmaz, uyumaz,
Sonrasızlığın iyiliğini bekler, kötü günlerden,
Akıllıdır.

Sarhoş gemilerimiz sallanır sallanır,
Gömülmüş kasırgaların uykusuyla belli,
Kayalar mezarlara benzer enginlerden,
Duyulur sudan göğe kadar,
"Ölüsü kandilli."

Vakit yok olur, zamandan boşalır varlık,
Düşmez burçlardan haber.
Bir uğursuzlukla ağır ve yorgun,
Bütün insanlar bitti sanırsınız,
Deniz feneri gülümser.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Renk Kodu: C: 26 M: 23 Y: 19 K: 0



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...