5 Haziran 2013 Çarşamba

İntihara Sürükleyen Fotoğraf

42. Gün ( İntihara Sürükleyen Fotoğraf)

Sevgili dostlarım bugün sizlere bir başka fotoğrafın öyküsünü anlatacağım. Beni çok etkilemiştir. Sizlerin de kesinlikle etkileneceğinizi biliyorum. İnsanlık, açlık, intihar, ödülü içinde barındıran bu fotoğrafı ne zaman görsem için ürperir.
Fotoğrafçı Kevin Carter Güney Afrika doğumludur. Fotoğrafçılık kariyerinin büyük bir bölümünü Güney Afrika’daki Apartheid rejiminde geçirmiştir. Güney Afrika’da yaşanan ırk ayrımcılığını yansıtan fotoğraflara imzasını atmıştır. Bölgede yaşanan vahşeti de görüntüleyen Carter ayrıca vahşetin paparazzisi olmakla itham edilen Bang - Bang Kulübü’nün öncülerindendir.
1994'te fotoğraf dalında Pulitzer ödülü kazanan Carter`ın Sudan’da çektiği fotoğraf, zayıflıktan ölmek üzere olan siyah küçük kız çocuğu ile yakınında tüneyen akbabayı göstermektedir. Kızın, birkaç kilometre ilerdeki Birleşmiş Milletler yardım kampına gitmek istediği sanılmaktadır.
Bu ânı fotoğrafladıktan sonra akbaba kaçmış, ancak Carter küçük kıza kampa ulaşması için yardım etmemiş oradan uzaklaşmıştır ve kimse çocuğa sonra ne olduğunu bilmemektedir. Bu yüzden yoğun eleştirilere maruz kalan Carter profesyonel fotoğrafçı olduğunu, yardım görevlisi olmadığını ifade ederek kendisini savunmuştur. Gazeteciler ve fotoğrafçılar, bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hasta insanlara dokunmamaları konusunda o dönemde sıkı bir biçimde uyarılıyorlardı.
Bu fotoğraf, yardım örgütlerine büyük miktarda maddi kaynak sağlamış olsa da bu olaydan sonra ağır depresyona giren Carter 27 Temmuz 1994’te 34 yaşında Johannesburg’ un bir banliyösünde park ettiği kamyonetinin içine bahçe sulama hortumunu araba egzozuna bağlayarak walkman ile müzik dinleyerek intihar etmiştir. Yanında çevresine yazılmış çok sayıda mektup bulunmuştur.
Savaş fotoğrafçısı Coşkun Aral bu olay üzerine şunu söylemiştir.
Benzer anları yaşamış bir foto-muhabir olarak bu ânı görüntüleyen meslektaşım Kevin Carter’ın yaşadıklarını anlayabiliyorum. Savaş ve açlığın bütün acımasızlığıyla hissedildiği bir bölgede, Sudan ‘da, böylesine vurucu bir ânı görüntüleme fırsatı bulan meslektaşımızın, zamanı durdurduğu bu anda büyük olasılıkla aklında olan tek şey bu fotoğrafın dünya kamuoyunda yaratacağı tepki ve bunun sonucunda dünya ülkelerinin Sudan’a yönelik yardım girişimlerinde bulunma ihtimali. O anda, o fotoğrafı gerekli yerlere ulaştırma güdüsü ve bu nedenle de bir an önce bulunduğu yerden ayrılma isteği sadece o ânı yaşayan insanların anlayabileceği bir psikoloji.
Bir başka fotoğrafçı olan John Long ise şu cümleleri kurmuştur.
Yaşamında bir sürü sorunu vardı, ancak bu olayların zamanlamasını göz önüne alınca o çocuğun fotoğrafı ile Carter'ın intiharı arasında bir ilişki olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. "Ama yine de hiçbir fotoğraf bir insanın hayatından önemli değildir.”
Kesinlikle kendisini o savaş koşulları içinde yargılama hakkını kendimde görmemekteyim. Bizim bakmaya bile dayanamadığımız o fotoğrafların yaşandığı kanayan coğrafyalarda olmayı anlayamayacağımı bilmekteyim. Gerçekten emin olduğum tek şey ise bu coğrafyaları bu hale getirmekte üzerimize düşen payı bilmek zorunda olduğumdur.  İnsanın içine işleyen fotoğrafların öykülerini anlatmaya devam edeceğim.

RENK KODU: C:14 M: 49 Y:100 K: 66 

Kevin Carter'in Sudan'da çektiği ödüllü fotoğraf...

15 yorum:

  1. Bu fotoğrafı da öyküsünü de biliyordum. Tekrar okumak iyi oldu.. Gerçekten çok etkilenmiştim. Fotoğrafçıya hala çok kızgınım. Belki yardım etmiş olsaydı bile kızı yaşatayamayacaktı ama , bugün kendisi yaşıyor olacaktı. Vicdanına yenik düşmüş...

    YanıtlaSil
  2. Vicdanın hesabını vermek çok zor...

    YanıtlaSil
  3. vicdan muhasebesi ,herkes birşeyle sınanıyor işte onunda sınavı oymuş ama pek başarılı olamamış demekki sınavında ki intihar edip kötü şekilde gitmiş ne yazık ne acı hem fotoğrafın öyküsünü bilmiyordum okuyunca üzüldüm hemde fotoğrafçıya üzüldüm Allah affetsin diyeyim başka söz bulamıyorum kaldı ki bu fotoğrafta da belki bulaşıcı hastalık nedeni ile yaklaşmamış olması bir derece anlaşılabilir bir olay

    YanıtlaSil
  4. bilmiyordum daha önceden okuyunca tüylerim ürperdi resmen, yazık ya Allah onlara yardımcısı olsun... Bu mübarek günde onlar içinde dua edelim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de ilk öğrendiğimde içim ürpermişti.

      Sil
  5. ETKİLENDİM .MERHABA BU ARADA YENİ ÜEN OLDUM . BANADA BEKLERİM BYE

    YanıtlaSil
  6. 4-5 gündür içinde bulunduğum psikolojiye ne bu hiikaye ne de bu fotoğraf iyi gelmedi malesef :( Gözlerimde hazır bekleyen yaşlar aktı gitti yine :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep derim ya Güzel ve Yalnız ülkem benim...Üzdüğüm için üzüldüm..

      Sil
    2. Üzülme.. Seni seviyorum.. Net yazdım. Sadece olanı söyledim.

      Sil
    3. Teşekkür ederim. Varlığınız benim için önemli...

      Sil
  7. ilk yıllar önce bir sınıfın duvarına asılmış olarak görmüş ve tutamayıp kendimi oracıkta sınıfta ağlamıştım.yine sızladı ciğerim ama artık kolay gözyaşı dökemiyorum.daha nice insanlığın ayıbı sayılabilecek kareler gelip geçti bilgisayarımızdan ,televizyon ekranından,gazetelerden.belkide bundandır.insanoğlu biraz arsız sanırım çabuk alışıyor.alıştık mı ne ALIŞTIRDIRLAR MI?ama söz konusu çocuk oldu mu el kol bağlanıyor işte...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağladığımızda gözyaşlarımızın kıymetini bilen çıkmadığı için ağlamıyoruz artık...

      Sil

Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...